Propolis kelimesi Yunanca’dan türetilmiş olup pro “savunma, önünde, girişinde”, polis “şehir, topluluk” anlamına gelmektedir ve buradan da, şehrin ya da kovanın savunması gibi bir çıkarım yapmak mümkündür.
Propolis; bal arıları tarafından, kovanlarını korumak, kovanda ki çatlakları tıkayarak boşlukları kapatmak, iç duvarlarını düzeltmek için dolgu malzemesi olarak ve bunun yanı sıra arı larvalarını, bal depolarını ve petekleri mikrobiyal enfeksiyonlardan korumak için antiseptik olarak kullanılmaktadır.
Propolis uzun zamandır insanlar tarafından bilinmekte ve kullanılmaktadır. Propolisin keşfedilmesi milattan önceki yıllara dayanmaktadır. Ünlü filozof Aristo, arıların çalışmasını saydam kovan kullanıp incelemek isterken kovanın saydamlığı koyu renkte mumsu maddeler ile kapatılmıştır. Bu koyu renkli maddenin propolis olduğu tahmin edilmektedir. Antik Mısırda ise propolis, çürüme önleyici özelliği nedeniyle mumyalama için kullanılmıştır.
Propolisin, çok eski zamanlardan günümüze kadar gelmesini sağlayan en önemli ve en bilinen özelliği antimikrobiyal etkisidir. Propolis, Enterococcus spp., Escherichia coli ve Staphylococcus aureus gibi bakterilere karşı önemli bir etkiye sahiptir. Propolis, bakteri hücresinin bölünmesini durdurmak, hücre duvarını, bakteriyel sitoplazmayı yok etmek ve protein sentezini durdurmak gibi bakterisit etkili bir arı ürünüdür. Bir çalışmada, propolisin 600 farklı bakteri türüne karşı antibakteriyel etkisi ile ilgili veriler analiz edilmiştir.
Propolisin bileşimi; rakım, aydınlatma, mevsimsel değişimler ve arının beslenmesi gibi pek çok faktörden etkilenir. Propolisin rengi, reçinenin kaynağına bağlı olarak açık sarıdan koyu kahverengiye kadar değişebilmektedir.
Propolisin karmaşık bileşimi 200'den fazla maddeden oluşmakta ve ona potansiyel biyolojik etkinliğini bu bileşim kazandırmaktadır. Bu biyolojik etkinliği nedeniyle dünya çapında muazzam bir popülerlik kazanmıştır. Ham propolisin bileşimi değişkenlik göstermekle birlikte genel olarak % 50 reçine, % 30 mum, % 10 esansiyel ve aromatik yağlar, % 5 polen % 5 diğer organik bileşikler ve mineral maddelerden oluşmaktadır.
Propolisteki en önemli flavanoid bileşenler; flavon, flavanol ve flavanonlar ile çeşitli fenolikler ve aromatiklerdir. Ayrıca propoliste Mg, Ca, I, K, Na, Cu, Zn, Mn ve Fe gibi mineraller ile B1, B2, B6, C ve E vitaminleri de bulunmaktadır.
Propoliste, çevresel kirleticiler, ilaçlar ve mumlar yüksek oranda birikebilmekte bu nedenle insanların tüketimi için toplanacak olan propolisin kimyasal işlemlere maruz kalmamış kovanlardan toplanması oldukça önem arz etmektedir. Burada organik üretimin önemini vurgulamak oldukça önemlidir. Organik olarak üretilen arı ürünlerinin toplandığı kovanlar ilaçlı tarım arazine 5 km uzakta ve boyasız olmalı, çevresinde tarım yapılmamalı, arıya antibiyotik vb ilaç vermemelidir.
Propolisin bilinen herhangi bir yan etkisi olmamakla birlikte arı ürünlerine alerjisi olan bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
Propolis; bal arıları tarafından, kovanlarını korumak, kovanda ki çatlakları tıkayarak boşlukları kapatmak, iç duvarlarını düzeltmek için dolgu malzemesi olarak ve bunun yanı sıra arı larvalarını, bal depolarını ve petekleri mikrobiyal enfeksiyonlardan korumak için antiseptik olarak kullanılmaktadır.
Propolis uzun zamandır insanlar tarafından bilinmekte ve kullanılmaktadır. Propolisin keşfedilmesi milattan önceki yıllara dayanmaktadır. Ünlü filozof Aristo, arıların çalışmasını saydam kovan kullanıp incelemek isterken kovanın saydamlığı koyu renkte mumsu maddeler ile kapatılmıştır. Bu koyu renkli maddenin propolis olduğu tahmin edilmektedir. Antik Mısırda ise propolis, çürüme önleyici özelliği nedeniyle mumyalama için kullanılmıştır.
Propolisin, çok eski zamanlardan günümüze kadar gelmesini sağlayan en önemli ve en bilinen özelliği antimikrobiyal etkisidir. Propolis, Enterococcus spp., Escherichia coli ve Staphylococcus aureus gibi bakterilere karşı önemli bir etkiye sahiptir. Propolis, bakteri hücresinin bölünmesini durdurmak, hücre duvarını, bakteriyel sitoplazmayı yok etmek ve protein sentezini durdurmak gibi bakterisit etkili bir arı ürünüdür. Bir çalışmada, propolisin 600 farklı bakteri türüne karşı antibakteriyel etkisi ile ilgili veriler analiz edilmiştir.
Propolisin bileşimi; rakım, aydınlatma, mevsimsel değişimler ve arının beslenmesi gibi pek çok faktörden etkilenir. Propolisin rengi, reçinenin kaynağına bağlı olarak açık sarıdan koyu kahverengiye kadar değişebilmektedir.
Propolisin karmaşık bileşimi 200'den fazla maddeden oluşmakta ve ona potansiyel biyolojik etkinliğini bu bileşim kazandırmaktadır. Bu biyolojik etkinliği nedeniyle dünya çapında muazzam bir popülerlik kazanmıştır. Ham propolisin bileşimi değişkenlik göstermekle birlikte genel olarak % 50 reçine, % 30 mum, % 10 esansiyel ve aromatik yağlar, % 5 polen % 5 diğer organik bileşikler ve mineral maddelerden oluşmaktadır.
Propolisteki en önemli flavanoid bileşenler; flavon, flavanol ve flavanonlar ile çeşitli fenolikler ve aromatiklerdir. Ayrıca propoliste Mg, Ca, I, K, Na, Cu, Zn, Mn ve Fe gibi mineraller ile B1, B2, B6, C ve E vitaminleri de bulunmaktadır.
Propoliste, çevresel kirleticiler, ilaçlar ve mumlar yüksek oranda birikebilmekte bu nedenle insanların tüketimi için toplanacak olan propolisin kimyasal işlemlere maruz kalmamış kovanlardan toplanması oldukça önem arz etmektedir. Burada organik üretimin önemini vurgulamak oldukça önemlidir. Organik olarak üretilen arı ürünlerinin toplandığı kovanlar ilaçlı tarım arazine 5 km uzakta ve boyasız olmalı, çevresinde tarım yapılmamalı, arıya antibiyotik vb ilaç vermemelidir.
Propolisin bilinen herhangi bir yan etkisi olmamakla birlikte arı ürünlerine alerjisi olan bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir.